Öz
D vitamini tüm yaşam boyunca organizmayı etkileyebilen en eski hormonlardan birisidir. En sık nedeni güneş ışığı ile yetersiz karşılaşmadır. D vitaminine ait reseptörler, T lenfositler beyin, prostat, pankreas, gonadlar, meme dokusu, kas ve kolon gibi birçok organ ve dokuda bulunmaktadır. D vitamininin etkinliği sadece kalsiyum homeostazisini düzenleyerek kemik sağlığını idame ettirmekle sınırlı olmayıp, aynı zamanda pro-apopitotik, antienflamatuar ve immün-modülatuar özelliklere sahip olduğu bildirilmektedir. Son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda, düşük D vitamini düzeyinin kanser insidansını ve kardiyovasiküler mortaliteyi arttırdığı, diyabet ve multipl skleroz gibi otoimmün hastalıklar ile birlikte olduğu bildirilmiştir. D vitamini eksikliği düşünülen vakalarda serum 25-hidroksi D vitamini düzeyi ölçülmelidir. Serum D vitamini düzeyinin 15 ng/ml’nin altında olması D vitamini eksikliğini, 15-20 ng/ml’nin altında olması ise D vitamini yetersizliğini düşündürür. Amerikan Pediatri Akademisi, süt çocuğu ve yenidoğanlarda D vitamini eksikliğini önlemek için diyet ve destek tedavisi olarak günde en az 400 u/gün dozunda D vitamini almaları gerektiğini önermektedir. Günde 2000 U ye kadar vitamin D desteğinin çocukluk ve erişkin yaş grubunda vitamin D zehirlenmesine yol açmayacağı bildirilmektedir. Amerikan Tıp Enstitüsü tarafından yayımlanan bir rapora göre oral vitamin D desteğinin tolere edilebilen üst sınırları belirlenirken hiperkalsemi, hiperkalsiuri ve ektopik kalsifikasyon oluşturmamasına dikkat edilmelidir. Buna göre; vitamin D oral desteği için tolere edilebilen üst limitler; 0-1 yaş iç in 1000 U/gün, 1-3 yaş için 2500 U/gün,3-8 yaş için 3000 U/gün, 9 yaş üzeri, erişkin ve hamileler için ise 4000 U/gün olarak bildirilmiştir.
Erişkinlerin ise özellikle kırık riskini engellemek için en az 800-1000 U/ gün D vitamin almaları önerilmektedir. Bu yazıda son gelişmeler ışığında D vitamininin klasik olmayan etkileri gözden geçirildi.
Anahtar Kelimeler: D vitamini, kemik doku dışı etkileri.