Öz
Can ve arkadaşlarının1 anti-C antikorlarına bağladıkları yenidoğan hiperbilirübinemisi için incelenen üç bebekte ile her ne kadar bebek ile anne arasında C antijeni uyuşmazlığı iyi bir şekilde işaret edilmiş ise de, annelerde anti-C antikorları gösterilmediği gibi bebeklerde de Coombs testinin negatif olması ve yenidoğanın hemolitik anemisinin olmaması (bebeklerin hemoglobin ve hematokrit değerleri yaşları için normal-yüksek retikülositoz gösterilememesi), her üç bebeğin de ikinci gebelikten doğmuş olmaları, kardeşlerin de yenidoğan sarılığı ile ilgili bilgi verilmemesi dolayısıyla tanıdan şüphe edilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Yazarların çalışmasındaki düşük haptoglobin ve relatif yüksek plazma hemoglobin değerlerinin de bu yaş grubu için hemoliz işareti olmayacağı da önceki çalışmalarda işaret edilmiştir2,3. Nisbeten kuvvetli antijen olan A, B kan grubu uyuşmazlığında bile görülen yenidoğan hiperbilirübinemilerinin %25’ten az vakada olması, yazarlarında işaret ettiği gibi antijenik özelliği zayıf olan C kan grubu uyuşmazlığının hiperbilirubinemi sebebi olması düşük olasılık olduğu gözden kaçmamalıdır.
Bu nedenlerle bu üç bebekteki uzamış hiperbilirubinemilerin yenidoğanın hemolitik hastalığına bağlanmasından çok hiç de seyrek görülmeyen Gilbert sendromu, anne sütü ile beslenme dehidratasyon (çalışmalarının yapıldığı gündeki bebek ağırlıkları verilmemiş) bebeğe verilen ilaçlar gibi konuların tekrar gözden geçirilmesini ve yazarların tanılarının doğrulanabilmesi için mümkün ise annelerde anti-C antikorlarının araştırılmasının uygun olacağını ve bebeklerde hemolitik anemi gösterilmediğinden g-glukoz-6-fosfat dehidrogenaz noksanlığını düşünmüyorsam da bu enzim aktivitesinin4 normal yetişkinlerden yüksek olabileceğini de dikkate getirmek isterim.
Prof. Dr. Şinasi Özsoylu