Öz

Aşılamada son hedef uzun süreli koruyuculuk (yaşam boyu) güçlü bir immün yanıt oluşturmaktır. Canlı aşılarda antijenik proliferasyon olduğu için aşının tek dozda immünite oluşturma kapasitesi vardır ve adjuvan gerekli değildir. Ancak antijenin daha saflaştırıldığı hatta rekombinat DNA tekniğiyle elde edilmiş antijenlerle üretilen ölü aşılar zayıf immünojenlerdir; güçlü ve kalıcı bir immün yanıt için adjuvana ihtiyaç gösterir. Adjuvan kelimesi Latince “adjuvare”, yardım eden, güçlendiren anlamında olup antijenle birlikte inokule edildiğinde immün yanıtı arttıran, güçlendiren maddeler anlamındadır. Adjuvan konsepti 1920’li yıllarda inokülasyon yerinde apse olan vakalarda antijen spesifik antikor düzeylerinin çok yüksek olduğunun farkedilmesiyle gelişmiştir. 1926 yılında Glenny ve arkadaşları alüminyuma adsorbe edilmiş difteri toksoidi ile alüminyum tuzlarının adjuvan etkisini göstermiş; alüminyum hidroksit Al(OH)3 ile alüminyum fosfat Al(PO)4 tuzları adjuvan etki mekanizması halen tam olarak anlaşılamamış olduğu halde günümüzde halen kullanılmakta olan son 80 yılın en önemli adjuvanları olmuştur. Yeni aşı adjuvanları arayışında 1980’li yıllara kadar bir gelişme olmamıştır. Daha sonra, var olan eski aşıların immünojenisitelerinin arttırılması gereği, enfeksiyonlara karşı yeni koruyucu aşıların geliştirilmeye başlanması, allerjik, otoimmün hastalıklar, kanser ve fertilite tedavileri için geliştirilen tedavi aşıları ile ilgili çalışmalarının artması gibi nedenlerle adjuvan çalışmaları hız kazanmıştır. Son yirmi yılda yüzlerce doğal veya sentetik içerikli aşı adjuvanı üzerinde çalışılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: aşı, adjuvan

Nasıl Atıf Yapılır

1.
Yurdakök K, İnce T. Aşı adjuvanları. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2008; 51: 225-39. Available from: https://cshd.org.tr/article/view/394